21 Ağustos 2015 Cuma

Kömürüm :)

Bilmiyorum nerden başlasamda anlatsam Kömürümü sizlere.

Kömürün bizimle ilk yazı



 
Balkondan düşücek diye ödüm kopar hala :)

Önce biraz kedilerle olan ilişkimi anlatayım. Bende bana sorsanız hayvan severdim ama lafta sevenlerden. Şimdi en kızdığım insan tiplerindendim üstelik. "Köpekleri severim ama kedileri sevmem. Kediler nankördür." diyen tiplerdendim hemde. :) Öyle kıldım ki üstelik üniversitede ev arkadaşım Özgem doğum günü hediyesi böyle tüylü tüylü oyuncak beyaz bir kedi aldı bana hem tüy döküyor hem miyavlıyor ve  o kediyi verirken kedileride sev diye aldım demişti ama ben içten içe yahu ne sevcem kedileri nankördür onlar diyordum :))) Oysa Özgem o zamanlardan farketmiş benim içimdeki kedi sevgisini :)))

Sonra bir Ramazan günü kardeşimin evinin bahçesine 1 kedinin doğum yapması ve daha sonra 2 yavru kedinin kimsesiz bir şekilde o bahçede kalmasıyla başladı herşey. Ufacıklardı o zamanlar Şaşkın ve Çapkın. Kız kardeşimde benden farksız değildi ama Allahın bize bir lütfuydu o bahçede kimsesiz kalan kediler. O kadar küçüklerdi ki biberonla beslediler onları. Benimse konumum şuydu o ufacık yavrular karton kutunun içindeler daha dışarı bile çıkamıyorlar ve ben yanlarından geçerken çığlık çığlığa bağırıyorum. :))) Karşıdan çok seviyorum bunları ama dokunmak yanlarında olmak hiiç bana göre değil :)  Sonra birde üstüne bende kedi alerjisi başlamasın mı :)) İyice uzaklaştım bizim kediciklerden. Uzaktan seviyorum sadece ama pek muhatapta olmuyorum.

Sonra 2011 yılı şubat falandı sanırım Münire dersaneye gidiyor, orda molalarda kapının önünde böyle simsiyah bir kedi görüyor. Ama öyle farklı bir kedi ki. Yani Münire öyle diyor. Ablamla bana anlata anlata bitiremiyor.Çok farklı bir kedi, sevgi dolu falan diyor. Bende içimden diyorumki yahu ne farkı olucak alt tarafı sokak kedisi işte. Kömürüme o zamanlar bakan han görevlisi gündüzleri kardeşiyle birlikte sıcak diye  hanın kazan dairesine alıyor kömürü  akşamları da han kapanınca sokağa salıyor.Kömürlerin üstünde yatmaktan simsiyah olmuş Münire severken  okşadıkça elleri kömürden simsiyah oluyor ve bu yüzdende Münişim kedinin adını "KÖMÜR" koyuyor. Neyse benim minnak Kömürüm Soğukta üşümekten ciğerlerini üşütmüş sesi kısık miyavlayamıyor. Birgün Münirenin yanında hapşırıyor ve burnundan kan geldiğini görüyor Münire : (

Sonra o sıralar bende Tınaztepede okuldayım. Ablam beni almaya geldi. Arkadaşlarla beraber Serpende kahve içiyoruz.Münire ablamı aradı. Dedi ki abla Kömür çok hasta ben onu alıcam tedavi ettircem bahçede bakcam. Ben diyorum ki bu kız iyice delirdi zaten 2 kedisi var napcak o kediyi de.

Neyse Münire ve Emrah bir akşam gidip Konaktaki  handan Kömürü alıyorlar ve Kömürün bizimle olan serüveni işte o zaman başlıyor. Kömürü bir güzel tedavi ettiriyorlar benim iyilik melekleri kardeşlerim :) Sonra Kömür Balçovada bahçelerinde kalıyor. Kömürü ilk görüşüm dün gibi:)) Kömür balkon penceresinin önünde yatıyor Ablamla ben Kömüre bakıp ya bildiğin kedi bunun nesi farklı diyoruz :)))  Aylardan da Mart   daha  Balçovaya geleli 10 gün falan yeni oluyor ki  Bizim kömür firar ediyor. :))) Kömür Firarda :)))

Her gördüğüm siyah kediyi Kömür sanıyorum çünkü o zamana kadar benim için bütün kediler aynı. 45 gün falan sürdü bizimkinin firarı sonra artık tam ümidimizi kestiğimiz bir anda Kömür efendi geri döndü. Tabi biz bir daha firar etmesin diye kısırlaştırdık kendisini. Artık biyere gidemiyor.

Neyse yazın gelmesiyle birlikte biz Zeytinalana geçtik. Münirede aldı Kömürü bize getirdi. Ben kendi kendime sinir oluyorum. "Ya benim alerjim var illa o kedi bakıyor diye bizimde bakmamız mı lazım " vs.. kendi kendime söyleniyorumm ve Kömürle hiç muhatap değilim :)))

Ablam seviyor, okşuyor, oynuyor Kömürle ben hiiç oralı değilim. Bilgisayar önümde hiç pas vermiyorum kendisine. :)) Ama oda sanki bu benimle niye ilgilenmiyor der gibi habire benim yanıma geliyor ve gözlerini dikip kendince söyleniyor. :))

Sonra bir gece benim yine canımın sıkıldığı bir gece, herkesler uyuyor, ben pc başında ağlıyorum, kömür karşıda tekli koltukta yalanıyor. Bizimki bana bakıyor karşıdan miyavlıyor. Sonra kalktı yanıma geldi, bana sürtünüyor ve bişeyler söylüyor sanki ağlama nolur, üzülme geçti, geçti
bak ben burdayım diyor. Ve ister inanın ister inanmayın resmen göz yaşlarımı sildi.




Böyle başladı Kömürle benim aşkımız. Hani derler ya hayvanlar insan seçer diye Kömürümde beni seçti. O günden beri öyle güzel öyle farklı bir bağ var ki aramızda. O bizim ailemizin en küçük bireyi ,evimizin tek oğlu. Anneme ve babama da o kadar iyi geldi ki Kömürüm. İyi ki var. Allahım bizimle birlikte daha nice seneler göstersin ona. Ablamda evlendikten sonra Annem, babam ve Kömür benim için herşey.
Artık o benim kuyruğum :) Evde ben önde o arkamda, yatarken ayak ucumda yanımda. Öyle güzel ki onun varlığı canının en sıkkın olduğu anlarda bile bi şapşiklik yapıp neşelendiriyor insanı. can yoldaşı oluyor insana. Evde ben yoksam 2. favorisi babam :D Anneme pek yüz vermiyor ama annemide çok seviyor.

30 yaşımda tanıştım ben Kömürle. Hayatıma anlam kattı oğluşum. Tabiki evlat sahibi olmak bambaşkadır ama evcil hayvan sahibi olmakta en az anne baba olmak kadar sorumluluk istiyor.
Yemeğini ,suyunu ihmal etmiceksin, Tuvaletini temizliceksin. O isterse sevceksin istemezse sıkmıcaksın beyefendiyi :)



                                       
Veteriner kontrollerini takip edeceksin, tatile gideceksen ona göre program yapacaksın çünkü can o senin gibi ihtiyaçları var. En az senin kadar nefes alıyor, hasta oluyor, senin gibi alınıyor, kırılıyor. Kısacası eğer bir evcil hayvan dostun varsa  tüm hayvanlar biraz senin oluyor tıpkı anne-baba olmak gibi. Üstelik bu bebek hiç büyümüyor hep bebek kalıyor.



İyi ki buldun Kömürü Münire, Sana ne kadar teşekkür etsem az.

İyi ki beni seçtin Kömür.

Seni Çooooook Seviyorum Canım Oğlum benim, Kömürümmm, Ömrümm :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder