21 Ağustos 2015 Cuma

Ben Bir Kore Fanıyım :D

Ve İlk Blog yazımla karşınızdayım :) Sürç-i lisan edersem affola : )

İlk yazıma blogları takip etmeme vesile olan kore dizileriyle başlamak istedim. Bende yabancı dizi izlemeye yüksek lisans sırasında arkadaş önerileriyle başladım. Sanırım benim jenerasyonun ilk dizisi olan Prison Break ve Lost'la başladı yabancı dizi serüvenim. Ardından Heroes ve göz bebeğimm FRİNGE . Fringe in tüm sezonlarını hayranlıkla izledikten sonra uzun bir süre ara verdim dizilere.






 Aradan yıllar geçti okul bitti iş hayatı başladı. O koşuşturma arasında çok sevgili bir iş arkadaşımla 2013 yazında başladı Kore dizileri serüvenim. İyi ki de başlamış diyorum şimdi. En büyük hobim oldu şu sıralar. 
Kore dizilerine "A Gentleman's Dignity" dizisiyle başladım o yüzden ilk göz ağrımdır kendileri :)
Dizinin konusuna gelirsek 4 tane birbirinden yakışıklı ajussi ve bir tane öğretmenimiz arasındaki maceralar diyebiliriz.  İlk başlarda Korecenin değişikliği ve öğretmen ablamızın çılgınca tepkilerini hemen benimseyemesem de izledikçe bayıldım. Çok romantik ve süper eğlenceli bir diziydi.  Ve tabikii dizimizin romantik, düşünceli ve muhteşemmm ajussisi Kim Do-Jin ( Jang Dong-Gun) abimize çok fena aşık oldum :) Öyle aşık oldum ki tüm aile fertleri ve arkadaşlarıma eniştenizdir diye gösterdim. Ve herkesten aynı tepkiyi aldım " bu ne be Serdar Ortaç kılıklı" dedi hepsi :)) Ama sonradan tavsiyemle izlettirdiğim kuzimde benim lafıma geldi :)))
Dizimizin en sevdiğim sözü "I wish something spontaneous would happen in my life. Something like love"  

Ve Ajussiye aşık olmama neden olan bir kaç görüntü : )









Kore Dizisi serüvenime "The Princess Man"ile devam ettim. Tabiki ilk deneyimimden sonra bu Tarihi dizi biraz ağır gelmedi değil. Ama izledikçe bu dizimize de bayıldım. Dizideki aşk gerçekten çok güzeldi. Ve oyunculuklar kesinlikle çok başarılıydı. Ve abimizin siyahlar içindeki hali hala aklımdadır. Dram ve gözyaşı sevenlerin keyifle izleyeceği bir diziydi.







ve sonra hızımı alamadım  Coffee Prince ,Secret Garden , Emergency Couple, Nine, My Love From the Stars, I do I do, That's Love İt's Okay, Master's Sun, BOF ( Boys Over Flowers), Faith, My Girlfriends is a Gumiho ve şu anda izlediğim That Winter the wind blows ile devam etmekteyim. Fırsat buldukça hepsi için ayrı ayrı yazı yazıcam inşallah. Ve bundan sonra güncel olarak izlediklerimi sizlerle paylaşıcam.

Hangisi daha güzel derseniz hepsiii derim :D Sıralama yapamam bunlar arasında gerçekten çok büyük keyifle izledim hepsini ve hepsi bittiğinde bittikleri için üzüldüm. 

Şu an aklımda en son bittiği için Gumiho var. Aklıma geldikçe tebbessüm etmeden duramıyorum. Bu dizide erkek kahramana değil kıza aşık oldum. Bir insan bu kadar tatlı olabilir mi :))


Filmimizin esas kızı 9 kuyruklu bir Tilki Gu (9)-Mi ho. Gumiho bir tabloda sıkışıp kalmış ve yakışıklımız onu o tablodan kurtarıyor ve tabiki yakışıklımıza aşık oluyor :) Aşık olan Gumihomuz insan olmak istiyor.ve başlarına gelen hikayeyi bizlerde severek, gülerek izliyoruz. Ve dizi bittiğinde bitti diye perişan oluyoruz.
Dizinin aklımda kalanlarına gelirsek ;

 Esas oğlumuz Cha Dae Woong ile Gumihomuzun arkadaş olma şekli :) Hoii Hoiii :))






ve o muhteşem ostları yani müzikleri.. Dubirubiruraffa dubirubiruraffaa hala kulaklarımda. Ostumuzun adı Fox Rain yani Tilki yağmuru. Hem sözleri hemde melodileri o kadar güzeldi ki. Peki neden mi tilki yağmuru, Çünkü esas kızımız bir Gumiho yani 9 kuyruklu bir Tilki ve bu efsaneye göre  Gumihomuz yani Tilkimiz Ağladığında açık, güneşli bir havada yağmur yağmaya başlıyor. Mutlaka dinleyin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder