7 Eylül 2015 Pazartesi

Mutsuz Çocukların Tanrısı - Jale DEMİRDÖĞEN


Kitap Adı : Mutsuz Çocukların Tanrısı 
Yazar : Jale DEMİRDÖĞEN
Yayınevi : Nemesis Kitap 
1. Baskı : Kasım 2012
2. Baskı : Mart 2015
Sayfa Sayısı : 292 



“ Gülümserken yüzünün yarısını kullanan insanların yüzlerinin diğer yarısı bir başka hikâye daha fısıldar ve o hikâye sana anlatılan kadar masum değildir.”



“Gerçekleştirilemeyecek kadar büyük hiçbir hayal yoktur ve fakat kurulmuş her hayal küçümsenemeyecek kadar büyüktür.”


Yine bir Jale DEMİRDÖĞEN kitabıyla karşınızdayım. Her zaman ki gibi bu kitabı da severek okudum. 
“Mutsuz Çocukların Tanrısı” diğer kitaplarından biraz daha farklı geldi bana. Biraz depresif bir kitaptı ama yine de sonuna kadar merakla okumaya devam ettim.  Her zaman olduğu gibi yine başarılı bir kurgu ve ilgi çekici karakterler var kitabımızda. Kitabın konusuyla ilgili herhangi bir şey yazmaya başlarsam tamamını anlatmış olacağımdan konuya pek girmek istemiyorum.

İlk bölümü açıkçası çok zor okudum, Çünkü Berat’ın depresif kişiliğini daha tanımamıştım bu yüzden kitap bittiğinde anlamadan okuduğumu düşünüp ilk bölümü tekrar okudum. Ama devamında altını çizecek kadar çok beğendiğim yerler oldu ve toplamda bakarsak keyifle okuduğum bir kitaptı diyebilirim. Fakat şunu belirtmeliyim ki, yazarın ilk okuduğum kitabı “Kan Ağacı” değil de bu olsaydı diğer kitapları okumaya niyetlenmezdim. Kötü değildi ama bir “Kan ağacı” yada “Hayal” de değildi benim için. Ama herşeye rağmen yıllardır alamadığım bir kararı almamı sağladığı için bende farklı da bir yeri olacak “Mutsuz Çocukların Tanrısı”nın. 

                                                   

“Sırtında keşke sözcüğünden daha ağır yük taşıyan bir başka sözcük tanımıyorum! Tıpkı herhangi bir cümlede belki sözcüğünden daha aptalca bakan bir başka sözcük görmediğim gibi….” 

Berat’ın anlattığı ayda yürüyüş kuralları beni çok etkiledi. Özellikle 4., 5., 6., 8. ve 9. Kurallar  yıllardır alamadığım bir kararı almamda yardımcı oldu. Ve bundan sonrada aklımdan çıkarmayacağım kurallarım oldu.

Ayda kural dört: Senden çok kendini incittiğinin farkında olmayanları bağışla!

Ayda kural beş: Kaderini ancak senin belirleyebileceğini unutma!

Ayda kural altı: Nefret ettiğin birini unutamıyorsan, onu sevdiğin gerçeğini hatırla.

Ayda kural sekiz: Vicdanının sesini dinle.

Ayda kural dokuz: Her ne yapacaksan, buna değip değmeyeceğini onu yapmadan önce hesapla!

Her zaman olduğu gibi kitabımızdan sevdiğim kısımları paylaşmak istiyorum şimdi de sizlere ; 

“Bir erkek bir kadının nesiyle seviştiyse yalnızca onu iyi tanır. Ben onun yalnızca merakıyla sevişmiştim. Bir kadınsa bir erkeğin nesiyle sevişemediyse yalnızca onu ister. O benim bir tek sözcüklerimle sevişememişti.” Berat

“Herkesten kaçabilir, bir tek kendimizden kaçamazdık. Bunu keşke o gün de bilseydim…”

“İnsan o yaşlarda ne hissettiğini ayrımsayamıyor. Ya dümdüz ya da çok çetrefilli bakıyor dünyaya. Siyah ve beyazın tam arasında, yürüse ikisine de kavuşabilecek bir renk daha olduğunu fark edemiyor. O renkle ancak büyüdüğünde tanışıyor; siyahla ölemediğini ve beyazla yetinemediğini gördüğünde… Benim griyle tanışmam ve ona alışmam geç oldu.” Nur

“İnsan rahatlıkla aldatabiliyor da, aldatılmayı asla kaldıramıyor. Bu, insanın beyazı, siyahı ve griyi kabullenişi gibi de değil. Bu, pembeden nefret ediş!” Nur




“Sorulmadan anlatmayan insanlar çekicidir fakat sorduğunuz soruya cevap bile vermeyenler ulaşılmazdır. Ulaşılmaz insanların berbat biri olma ihtimalini hep saklı tutsanız bile ona ulaşmak istersiniz. Ulaşamadıkça daha da ulaşmak, ulaşamadıkça daha da ulaşmak.. İnsanın doğası bu… Oysa ulaşmak istediğiniz, o insan değil, o insanın kimliğine bürünmüş benliğinizin tatmin arzusudur, başka hiçbir şey değil. Bana cevap vermeli. Kimseye vermese de bana vermeli. Hatta kimseye vermediği cevabı bana vermeli ki bana ne kadar değerli olduğumu hissettirsin. “ Aras

“Sen zaten bir aynaya değil, yağmurla kirlenmiş bir cama benziyorsun.” Berat

“Bitmemiş her şey, bir gün bir şekilde tamamlanır.” Berat

“Ölmek… Yüklemi olduğu bir cümlenin öznesini var etmek yerine yok eden tek eylem!” Berat

“Acıyı körüklerken dindirebilen tek eylemin yazmak olduğu gerçeğini bu gece fark ettim .” Berat  

“Bu, Hakk’ın adaleti midir, yoksa adaletin herkesin payına eşit dağıttığı bir hak mıdır, bilmiyorum. Hayatta her şey oluyor doktor. Yaşamaya gör… Her şeye rağmen yaşamayı göze al; bak neler oluyor…” Aras

“Ders kendini kandırma, kural bir: En tehlikeli isim hangisiyse onu anmayacak, yok sayacaksın!” Aras

“Hayata bir şey vermemişsek onun bize verdiğini küçümseme hakkımız yoktur.” Arya


Ve özetle Okunmaya değer bir kitap daha yazmış sevgili Jale Demirdöğen, yüreğine kalemine sağlık.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere Hoşçakalın :) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder